12 Eylül ”Kafes”ten Çıkıyor
Yönetmenliğini Mahmut Kaptan’ın yaptığı ve 12 Eylül darbe döneminde cezaevlerine atılıp işkenceye maruz kalan gençlerin dramlarını konu alan ‘Kafes’, 2 Ekim’de vizyona girecek.
Başrollerinde İsmail Hacıoğlu, Şefik Onatoğlu, Nilay Duru, Barış Küçükgüler, Melda Arat, Fırat Şahin ve Erdal Bilingen’in yer aldığı, 12 Eylül darbe döneminde cezaevlerine atılıp işkenceye maruz kalan gençlerin dramlarını konu alan ‘Kafes’ adlı film 2 Ekim’de vizyona girecek. Yapımcılığını Yasemin Nak’ın, yönetmenliğini ise Mahmut Kaptan’ın yaptığı filmin çekimleri tamamlandı. Filmde ‘Dursun Önkuzu’ karakterini canlandıran Tolga Yüce, “Kafes, Dursun Önkuzu’nun şehit edilmesinden Mustafa Pehlivanoğlu’nun idamına kadar geçen seksen öncesi kuşağın sağıyla soluyla dramını ele alıyor” dedi.
Filmin yapımcısı Bülent Aydoğan, yaptığı açıklamada, keyifli bir film çektiklerini belirterek, “Joy PR yapım, bir ilke daha imza atıyor. Bir dönem filmi çekiyoruz. 12 Eylül darbesine, Ülkücülerin gözünden bakan ilk film olacak. Hikayeler, tamamen gerçek. Ama karakterler hayali karakterlerdir” şeklinde konuştu.
Yönetmen Mahmut Kaptan da filmin 80’li yılları ve ihtilal hikâyesini anlatacağını belirterek, “Ama 1972 yıllarından filme başlıyoruz. Büyük bir kesimin yaşadığı ve hala geçmeyen acılarını, bir nebze de olsa dindirmek için bu filmi çekiyoruz. 12 Eylül’e kırk yıldır, sağcıların tarafından bakılmadı. Biz ilk defa bu pencereden bakıyoruz. Çok heyecanlıyız ve inşallah izleyicilerimiz de yaptığımız işten mutlu olur” ifadesini kullandı.
Oyuncu İsmail Hacıoğlu da heyecanlı olduğunun altını çizerek, “Mehmet isimli bir karakteri canlandırıyorum. Sert bir iş olacak. Gerçek hikâyelerden yola çıkarak çekilen bir film olacak” dedi.
FİLM NEYİ ANLATIYOR?
Film, Lütfü Şehsuvaroğlu’nun Kafes isimli eserinden yola çıkılarak yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesi ilk defa farklı bir perspektiften ele alınıyor. Dursun Önkuzu’nun şehit edilmesinden Mustafa Pehlivanoğlu’nun idamına kadar geçen seksen öncesi kuşağın sağıyla soluyla dramı ele alınıyor. Kafes gençliğe reva görülen işkenceleri ve darbenin arkasındakileri farklı bir üslup ve sinema diliyle anlatırken aynı zamanda Elif ile Mehmet Sipahi’nin derin aşkını işliyor. Bu aşkın da kaynağı her ikisinin Niyazi Mısri şiirine olan tutkusu. Filmde okunan türkülerin de şairi ve bestekârı Lütfü Şehsuvaroğlu.
